♫ a small measure of peace
kuşların göçtüğünü gördüm,
penceremin önünden geçtiler
gitmenin mümkün olduğunu anlatan
kanat seslerini duydum
duymak görmekten daha çaresiz,
eylemin kendisine değil yankısına şahit olmak
görmek duymaktan daha acımasız
olanları inkar edemeden yaşamak
görmek duymaktan daha acımasız
olanları inkar edemeden yaşamak
göğe bakarken yüzünü gördüm
bu göğün yüzü bizim gökyüzümüz mü?
hani düşlerimizi salıverdiğimiz
uçmayı kutsal kılan
kuşlar nereye gitti?
yağmur damlaları camda birikiyor şimdi
on birinci kattan düşüyor düşler
zihnim kötürüm olmaya mahkum
yolda rastladığım birine döktüm içimi
tanımadığım bir yabancıya...
tanıdığım yabancılar da var etrafımda
sonradan yabancı sıfatını alanlar
yüzlerin manalarını yitirmesi ne acı
seslerin artık anımsanmaması
ruhumun afyonu melankoli
aşırı dozdan ölüyorum
beynimin mürekkebi fışkırıyor kağıtlara
delil bırakıyorum ardımda
yok edin onları!
gömün düşlerimi toprağa
gidiyorum...
çaresizliği duyarak, acımasızlığı görerek
on birinci kattan düşüyor bedenim
kanatları olmadan nasıl uçar zihnim?
kuşların peşine düşüyor düşlerim
ruhumun göçtüğünü gördüm
sebebi varlığımı anlatan
kanat seslerini duydum
bulutların geçişi pencereme aksediyor
yaşamın şeridini tasvir ederek
yağmur damlaları içeriye sızıyor şimdi
göğün yüzüne gülümsüyorum
yüzündeki kalabalığa yabancılaşarak
kolaylıkla sıyrılıyorum bağımlılıktan
ötekileşmiş bir kuş sürüsüne katılıp
tesadüfen yalnızlaşarak
bu göğün yüzü bizim gökyüzümüz mü?
hani düşlerimizi salıverdiğimiz
uçmayı kutsal kılan
kuşlar nereye gitti?
yağmur damlaları camda birikiyor şimdi
on birinci kattan düşüyor düşler
zihnim kötürüm olmaya mahkum
yolda rastladığım birine döktüm içimi
tanımadığım bir yabancıya...
tanıdığım yabancılar da var etrafımda
sonradan yabancı sıfatını alanlar
yüzlerin manalarını yitirmesi ne acı
seslerin artık anımsanmaması
ruhumun afyonu melankoli
aşırı dozdan ölüyorum
beynimin mürekkebi fışkırıyor kağıtlara
delil bırakıyorum ardımda
yok edin onları!
gömün düşlerimi toprağa
gidiyorum...
çaresizliği duyarak, acımasızlığı görerek
on birinci kattan düşüyor bedenim
kanatları olmadan nasıl uçar zihnim?
kuşların peşine düşüyor düşlerim
ruhumun göçtüğünü gördüm
sebebi varlığımı anlatan
kanat seslerini duydum
bulutların geçişi pencereme aksediyor
yaşamın şeridini tasvir ederek
yağmur damlaları içeriye sızıyor şimdi
göğün yüzüne gülümsüyorum
yüzündeki kalabalığa yabancılaşarak
kolaylıkla sıyrılıyorum bağımlılıktan
ötekileşmiş bir kuş sürüsüne katılıp
tesadüfen yalnızlaşarak